İşbu makale, dans edilebilirlik ilkesinin kültürel yönlerinin (B.L. Yavorsky’nin yapım ilkeleri) ve bu ilkenin “diffüz bölge” – “geç barok – erken klasisizm” alanlarında işlev görmesi ile ilgili özellikle müzikolojik yönü birliği içinde değerlendirilmesine adanmıştır. J.S. Bach’ın klavier süitlerinde yüksek sanatsal bir düzeyde yansıtılmış olan bu iki yönün bir yansıması olarak dans süitinin türüne ana dikkat gösterilmitşir. Dans edilebilirlik ilkesi, ağırlıkla “danstan” çıkmış olan ve “süitten senfoniye” aralığında Avrupa enstrümantalizminin gelişiminin öncüsü olan enstrümantal türler alanındaki yaratıcı “keşiflerin” temelidir. Bu makalenin amacı, Barok ve Klasisizm belirtilerinin ortak “ağırlıklı” mevcudiyeti olan “diffüz bölge” nin niteliğini belirleyen sosyo-kültürel, türler arası ve iç müzikal süreçleri ele almaktır. B.L. Yavorsky’nin konsepti, makalenin yöntemsel esası olarak seçilmiştir. Buna göre bilim adamı, J.S. Bach süitlerini incelemiştir. Bunlar, içeriği hem müzikte hem de bitişik sanat tarzlarında yaratıcılık ilkelerini belirleyen (özellikle plastik olarak adlandırılan, mekansal plastisiteyi içeren, müzikal bir esere hareket becerileri ve dans ritmi vasıtası ile uygulatılan) yapım ilkeleridir. Bu çalışma, yalnızca sonraki tarihsel dönemlerde güncelliğini kaybetmeyen süit-clavier türünün çalışılmasında değil, bununla birlikte eserlerinde belirtilen türün modellerine atıfta bulunan “geç barok-erken klasisizm” döneminin yazarları, bestecileri ve sanatçılarının uygulamalı faaliyetlerinde de bilgi vermektedir. Bu bağlamda, B.L. Yavorsky’nin “yapı ilkeleri”, XX. yüzyılın sonu – XXI. yüzyılın başlarında halka açık müzik uygulamalarında yaygın olan modern özgünlük ile özellikle güncel hale gelir.
The paper is devoted to the analysis of the danceability principle in the unity of its cultural aspects (B.L. Yavorsky’s construction principles) and musicological ones, related to the practical functioning of this principle in the “diffuse zone” – Late Baroque/Early Classical Period. The main attention is paid to the dance suite genre as a reflection of these two aspects, which were embodied artistically in Johann Sebastian Bach’s clavier suites. The danceability principle forms the basis of creative findings in the instrumental genres, which were primarily “out of dance” and became the progenitor for the development of European instrumentalism in the range “from the suite to the symphony”. This paper aims at examining sociocultural, interspecific, and intromusical processes which determined the nature of the “diffuse zone” – the joint balanced existence of Baroque and Classicist features. B.L. Yavorsky’s concept of studying Johann Sebastian Bach’s suites was chosen as the methodological basis of the paper. These are the principles of construction, which determines the creative guidelines both in music and allied arts, first of all, the so-called plastic ones, consisting of spatial plasticity, which is introduced into a musical piece through the motor skills and dance rhythmics. This paper is instructive both for the study of the clavier suite genre, which still remains relevant in subsequent historical periods, and for the practical activity of composers and performers who turn to the patterns of this genre in the Late Baroque/Early Classical Period. As such, B.L. Yavorsky’s “construction principles” become increasingly relevant to contemporary authenticity, which is prevalent in the public music scene of the late XX and early XXI centuries.